Swami ile Tanışın
Amerika’da doğmuş ve eğitim görmüş olan Swami Satyananda Saraswati, 1960’ların ortalarında Hindistan’a seyahat etmeden önce yönetici olarak pek çok büyük şirket için çalışmıştır. Orta Asya’ya yolculuk yapmanın çok zor olduğu zamanlarda, Hindistan’ın içlerine doğru ayak basılmalış yollardan gitti ve dağ tepe demeden yürüyerek yürüyüş onbeş yıl boyunca Himalayalarda kaldı.
Yaptığı yolculuk sırasında Bengalice, Hintçe, Latince, İbranice, Pahari, Ürdüce ve Hintçenin çeşitli lehçeleri de dahil olmak üzere birçok dile hakim oldu ve Sanskritçe için derin bir tutku duydu. Nereye gitse oranın yerel ibadet şeklini öğrenirdi.
Dağ patikalarının bilgisine sahip olmasıyla beraber Sanskritçe köklerini kavramasının sonucunda çevirilerinin mısralarının deneyimle beraber canlı hale gelmesini sağlar.
Swamiji 1971’de Gurusu tarafından, Çandi’ye ve sadhananın ana sistemi, kutsanmış ateş töreni olan yajna’ya ibadet etmesi için inisiye edildi. İbadet ve meditasyon pratiği yaptı ve tapasyanın pek çok formuna ve büyük yoksulluğa katlandı. O, Himalaya’nın karlarında ve Bakreshwar’ın sıcak sularında Çandi’yi ezberlemek için pratik yaptı ve sıcakla soğuğun ötesinde siddhi asanaya ulaştı. Swamiji, Sahasra Çandi Yagya’ı (Çandi’de bin gün tapınaktan çıkmadan ibadet etmek) yedi kez, Hindistan’da dört kez ve Amerika’da üç kez toplamda 21 kez gerçekleştirdi.
Swamiji’nin öğretileri entelektüel anlayışı sağlam bir temel alarak, ibadetle ilgili uygulamaları inşa etmek için birleştirir. Jnana ve bilgeliği bhakti (özveri) ve adamayla birleştirme yeteneği vardır. O, istekli birisine neden ve nasıllardan yaratılan bir disiplinin entellektüel tefekkürden ; Sanskritçe metinleri ezbere okumak için oturmayla ilgili pratik uygulamalarına geçmeyi öğretir. Swamiji nasıl oturulacağını, nefes alınacağını, nasıl Guru’yla ve Tanrıça ile bir olunacağını açık bir şekilde açıklar.
Swamiji bütün hayatını ibadet etmeye adadı. Onun bencil olmayan sevgisi her türlü davranışında görülür. O ölçülemeyen bir cömertliğe ve ilahi bir mizah duygusuna sahiptir. O örneklerle ilham verir ve onu puja yaparken izlemek kutlu gözlemcinin de İlah’a ibadet etmesi için bir arzu yaratır. Onu ilham veren arzu ile dolu bhavasını çant ederken duymak bizde mantraları öğrenmek için bir istek yaratır; onu izlemek aynı derinlikte özümsemeyi deneyimlemek için bir arzuyu harekete geçirir.
Bir usta sanatkar gibi, Swamiji çantın tüm araçlarından faydalanır: mantra, pranayama (nefes alma) ve asana (oturma) ile odaklanmış dikkat ve derin bir saygı ile, her ritüeli bir sevgi ve teslimiyet adağına dönüştürür. Her nefes, her şloka, her adak onu İlahi Anne’nin varlığına daha çok yaklaştırıyor.
Her davranışında aynı bhavayı sürdürebilmesi daha da sıradışı bir durumdur. İster bir pujayı gerçekleştiriyor olsun; ister sunakta çant ediyor olsun, ister bilgisayar karşısında yorulmadan kutsal eserleri çeviriyor olsun, ister ayin ateşi için odun kırıyor olsun veya bir aşramın inşaatına veya bakımına yardım ediyor olsun; aynı sevgi dolu bhava’yı sürdürür. Çünkü bunların hepsi kutsal Anne’ye adaktır. Swamiji spritüel olmanın anlamının, aldığımızdan daha fazlasını vermek olduğunu söyler.
Onun derin sevgisi, sezgisel kavrayışı ve spritüel deneyimi, çevirdiği her kutsal eserde belirgin olarak ortaya çıkıyor. Swamişi sadece çeviri yapmaz o aynı zamanda idealleri ve felsefesiyle yaşayan bir ahittir. O, kutsal eserlerin içindeki her karaktere öyle bir yoğunlukla yaşam verir ki biz benzer karakterlerin içimizde de var olduğunun farkına varırız. Daha sonar ancak biz de biz olarak kendi İlahiliğimizin farkına vardığımızda, işte o zaman kendimizi nasıl arındıracağımızı öğrenmiş oluruz. Swamiji’nin Sanskritçe çevirileri İngilizce’nin yanı sıra Hintçe, Bengalice, Tamilce, Fransızca, Almanca, Romence, Portekizce ve Türkçe’ye tercüme edilmiştir.